Hayatın kum saatinin kendini kaybettiği günümüz koşullarında "Romanı bir otomobil gibi tasarlıyorum" diyen yazarımız gerçekten çok hızlı bir roman kaleme almış. Romanda Rio Karnavalındaki renkli kostümlü dansçılarla yarışacak denli renkli karakterler ve en güçlü aksiyon filmlerindeki olaylardan daha hızlı olay örgüsü okuru şapşala çeviriyor. Oya gibi özenle, sindirerek kaleme alınmış betimlemeler de bununla tamamen karşıt bir biçimde en kırmızısından "DUR" işareti veriyor. Bazı betimlemeler öyle şahane ki okur yüzünde pis bir gülümsemeyle "A bak ne demiş" nidası eşliğinde yeniden cümle başına dönüyor.
Karakterler en az iki üç romanı kurtaracak kadar yoğun işlenmiş, türlü renkleri okuyucuyla büyük bir cömertlikle paylaşılmış. Roman kahramanları Rio Karnavalı'ndaki dansçılar kadar renkli dedim ama isimleri karakterlerden de renkli. Hayati Tehlike, Enver Paşa, Müntekim Gıcırbey, Şebnem Şibumi, Abidin Dandini, Atom Bombacıyan.. Kahramanlardan ilk aklıma gelenlerin isimleri böyle. Kitabı şimdi şöyle bir karıştırsam diyer yaratıcı isimleri de paylaşabilirim ama yapmayacağım. Zira bu isimler ilkin beni pek bir güldürdü ama akabinde de derin düşüncelere sevketti. Bu şakacı isimler bir noktadan sonra kabak tadı verebilir ve roman karakterinin gerçekçiliğini yok edebilirdi. Ama korktuğum gibi olmadı. Çünkü roman kahramanları, yaşadıkları tüm çalkantılar, duygu yoğunlukları da o kadar gerçek ki. Pek çoğunun yaşadığına benzer sıkıntıları ve hayata dair sorgulamalarını gerçek hayatta hemen herkes yaşıyor. İnanın. Yani kahramanlar renkli dansçılardan kat be kat gerçek.
Resmen aşk romanı
İlk baskısı satışa çıktığı gün tükenen "Korkma Ben Varım" ayrıca beni, romanın en şahane kahramanlarından Abidin Dandini'nin ölüm, terör, şiddet ve cinayet gibi karışık kavramları bir çırpıda leblebi gibi yutturduğu düşünceleriyle de vurdu. Dandini'den bazı incileri yazmazsam olmaz:
* Terör artık bireyin özne niteliğini açığa vurmak için yapabileceği tek eylem türüdür.
* Küresel kötülük sistemin bir parçası olduğumuz için otomatikman suçluyuz. Sistemleştirilmiş ihlale angaje olmuş vaziyetteyiz. Korku düzenine itaat ettiğimiz için rehine, bu yolla düzenin ömrüne ömür kattığımız için de teröristiz.
* Delilik artık düşünmek, soru sormak ve en korkuncu itiraz etmektir.
* Düşünmüyoruz, çünkü deliyiz ve özgürlükten kaçıyoruz. Hapishanede idman yapan mahkûmlarız.
* Kaçış artık intihar teşebbüsü havası taşıyan bir vazgeçiş ve terk ediştir.
* Çağdaş meşruiyetin temeli, hakikat aleyhtarlığıdır. Birey ise körkütük budalalığın bedenleşmiş halidir.
Romanda göz çıkarmadan bazı göndermeler yapılması da çok hoş olmuş bana göre. Alper Canıgüz'e selam, Dublörün Dilemması'na tatlı bir göz kırpma yerli yerinde. Roman içinde geçen şarkılar da öyle tamamlayıcı olmuş ki duyduğuma göre romanın soundtrack'i bile yapılmış. Ben de buraya bir şarkı kondurmak istiyorum romandan.
* Delilik artık düşünmek, soru sormak ve en korkuncu itiraz etmektir.
* Düşünmüyoruz, çünkü deliyiz ve özgürlükten kaçıyoruz. Hapishanede idman yapan mahkûmlarız.
* Kaçış artık intihar teşebbüsü havası taşıyan bir vazgeçiş ve terk ediştir.
* Çağdaş meşruiyetin temeli, hakikat aleyhtarlığıdır. Birey ise körkütük budalalığın bedenleşmiş halidir.
Romanda göz çıkarmadan bazı göndermeler yapılması da çok hoş olmuş bana göre. Alper Canıgüz'e selam, Dublörün Dilemması'na tatlı bir göz kırpma yerli yerinde. Roman içinde geçen şarkılar da öyle tamamlayıcı olmuş ki duyduğuma göre romanın soundtrack'i bile yapılmış. Ben de buraya bir şarkı kondurmak istiyorum romandan.
http://www.youtube.com/watch?v=PxYyZyYKVYA&feature=related
Araştırmacı romancılık, dille oynanan oyunlardaki ustalık bir yana bu romanda hayal gücünün sonsuz gücünü yeniden keşfediyoruz. Ancak romanla ilgili birkaç küçük eleştirimi de yazmazsam olmaz. İlkin, romancının dile hakim olduğunu her fırsatta göstermesi güzel ama bazı betimlemeler zoraki kaçmış, uzun tasvirlerin bazıları "Şu cümle bitse de sadede gelsek" hissi uyandırıyor. İkinci olarak, her tarihin ardından tarihte bugünlerin sıralanması ilk seferlerde çok hoş bir tat bırakıyor ancak daha sonra uzun uzadıya sıralanması dildeki hoş tortuyu tatsızlaştırıyor. Yani dolambaçlar yazarımızın tarzı fakat bazı dolambaçlar dolandıkça dolanmasa daha iyi.
Son olarak, "Korkma Ben Varım" hayattan çaldığı her anın karşılığını fazlasıyla veriyor bence. Okunmaya değer, üzerinde düşünmeye de değer. Bir de romanda Hayati Teklike'nin 5 yaşındaki oğlu Gerçek Tehlike'nin ağzından yazılmış kısımlar gerçekten çok lezizdi. Murat Menteş iyi bir anlatıcı, keşke bir de çocuklara masallar yazsa, ne iyi olur.
Murat Menteş'in iki romanını da okudum, bu incelemenize de bayıldım.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
YanıtlaSil